Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konfortizm konusunu değerlendirdi.
Beynin hayal ettiği gibi çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, yapay zeka çalışmalarında sanal gerçeklik denemeleri yapıldığını, hayal edip beyine o durumu yaşamanın öğretilebildiğini kaydetti.
İnsanın psikolojik doğasında mutluluk ve haz alma amacının var olduğunu dile getiren Tarhan, antik çağın ilk felsefecilerinin insanın hayatta aradığı şeyin mutluluk olduğunu söylediklerini, dünyada diğer canlılar gibi yeme, içme ve üremenin insanı mutlu etmeye yetmediğini anlattı.
İnsanın arzuları, istekleri sınırsız, ihtiyaçları sınırsız, gücü çok sınırlı
İnsanın soyut düşünen, kavramsal düşünen bir varlık olduğu için hayal kurduğunu ve hayal dünyasında mutlu olmak istediğini dile getiren Tarhan, “Arzuları, istekleri sınırsız, ihtiyaçları sınırsız, gücü çok sınırlı. Hayal dünyasında mesela uzaya gitmek istiyor.” dedi.
İnsanın sonsuzluk ve mutluluğun eş zamanlı olmasını istediğini de kaydeden Tarhan, şöyle devam etti:
“İnsan doğar, yaşar, büyür ve ölür. Hayat normal. Ama yaşlanınca insanın yaşama arzusu, yaşam ateşi daha da hızlanıyor, daha da canlanıyor. Yaşlandıkça daha çok yaşamak istiyor. Onun için müthiş bir şekilde gençlik ateşi peşinde koşuyorlar. Devamlı ölümü ertelemeyle ilgili müthiş projeler var.
Mutlu olan bir sonsuzluğa göre programlanmış insan beyni ve doğası
İnsanda nasıl açlık hissi varlığı, yiyeceklerin varlığıyla ilgili sebep sonuç ilişkisi varsa, insanın ruhundaki sonsuzluk ve sonsuz bir mutluluk, huzur arayışı da öyle… Bir sonsuz huzur, ebedi bir huzur ve mutluluk, hayatın varlığıyla, sebep-sonuç ilişkisi var. Akıllı insan uzun vadeli düşünür, stratejik insan ‘Her şeyin bu dünyada olması çok anlamsız’ der. ‘Bu dünyanın ötesinde yüksek bir dünya da olmalı yüksek bir evren bir gerçeklik olmalı, görünmeyen gerçeklik olmalı’ diye…”
Yapılan araştırmaların bu dünyadaki bütün kazanımların beyni tatmin etmediği, beyni sonsuzluğun tatmin ettiğini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Sonsuzluk ama, mutlu bir sonsuzluk. Mutlu olan bir sonsuzluk. Ona göre programlanmış insan beyni ve doğası... Beyninizdeki bir programı inceleseniz yani ruh programı diyebiliriz buna. Amacı nedir, ideali nedir? Derseniz, idealinde insan da bunun arayışı var. Konforculuk da buradan çıkıyor işte.” dedi.
Konformizm ile konfortizmi karıştırmamak gerek
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konformizm ile konfortizmi karıştırmamak gerektiğini belirterek, insanın az yorulup çok kazanmak isteyen bir varlık olduğunu da kaydetti. Konformizm sözlük anlamı uyumluluk olarak geçer, itaat ediciliği ifade eder, daha olumlu bir kavramdır. Konfortizm ise konforculuk, keyifcilik, kolaycılık ve rahatını hayatının merkezine alma olarak tanımlanabilir.
Prof. Dr. Tarhan, ayrıca insanın kendi konforu ya da beklentisi için değerlerini, kişisel değerlerini ve inançlarını yok sayabildiğini de söyledi.
İnsanın yanlışa menfaati için itaat edebilmesine çıkarcılık da denilebildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Konfortizm bu şekilde, menfaat için uyar oluyorsunuz. Her şeye evet diyorsunuz. Bu gibi kişilerin önemli bir kısmı da güç el değiştirdiği zaman hemen dönerler. Bu kişilerde ikiyüzlülük çok fazla, otoriteye göre davranma eğilimdir. Güçlünün yanında olma, güçlüye yakın davranmadır.” dedi.
Konfortizm dediğimiz şey şu an batı kültüründe gittikçe yayılan bir şeydir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Konfortizm dediğimiz şey; şu an batı kültüründe gittikçe yayılan, bizde de gittikçe yaygınlaşan bir şeydir. Buna rahatçılık da denilebilir, dünyacılık da denilebilir. Kendi rahatı için, hazları için kolunu bacağını oynatmak istemez. ‘Yaşamın amacı nedir?’ derseniz, ‘Burada rahatına uygun yaşamaktır’ denilir, sosyal sorumlulukları, başkalarının çıkarlarını, empatik bakışı tek etme anlamı ortaya çıkar
Her şeyi kolay elde etmiş, konforlu bir hayat kendilerine sunulmuş olan kişiler bu tarzdaki duruma yatkın oluyorlar. Bu da aslında çok şaşırtıcı bir şey değil. Böyle bir çocuğa ya da kişiye eğitim iyi verilmezse, her şeyi kolay elde etmişse rahatlıkla bir kişinin böyle olması beklenir.
Yüksek değerler için çile çekmeyen insanlar günümüze çoğaldı
Zor zamanlar güçlü insanları çağırıyorlar. Güçlü insanlar da rahat zamanları oluşturuyorlar. Rahat zamanlar olduğu zaman da zayıf insanlar ortaya çıkıyor. Zayıf insanlar çoğaldığı zaman zor zamanlar ortaya çıkıyor. Şimdi burada rahat, konfor çoğalınca zayıf insanlar ortaya çıkacak. Mücadele etmeyen, hakkını aramayan, kendisi için başkaları için çile çekmeyen, yüksek değerler için çile çekmeyen insanlar günümüze baktığımızda çoğaldı.
Ufak bir çıkarı olduğu zaman hemen rahatlıkla değerlerini satabiliyor, çıkar için değerlerini satabiliyor. İnsanın içerisinde bu eğilim var ama bu eğilimini insanoğlunun sorgulaması gerekiyor, bu eğilimi kontrol etmeye çalışması gerekiyor diyebiliriz.”
Yorum Yazın