Birleşmiş Milletler’in 78. Genel Kurulu'na katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın heyetinde yer alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, New York şehrinde bulunan Türkevi’nde, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Özhaseki, “Şu anda Türkevi'ndeyiz, Birleşmiş Milletler‘in tam karşısındayız. Burada Türk bayrağı altında olmak, kendi evimizde olmak bizim için de gurur verici. Gerçekten merkezde bizim Türklerin buluşabildiği, bir araya gelebildiği, toplantı yapabildiği Birleşmiş Milletler ile karşı karşıya, kapı komşusu bir yerde olmak da gerçekten ülkemiz adına, hepimiz adına, milletimiz adına gurur verici.” dedi.
“EMİNE ERDOĞAN HANIMEFENDİ DÜNYAYA AÇTI”
Bakan Özhaseki, Birleşmiş Milletler'in 78. Genel Kurulu toplantısının ana gündem maddesi olan sürdürülebilir adaletli bir kalkınma ve iklim değişikliği konusu olduğunu hatırlattı. Bakanlık olarak çevre ve iklim değişikliği konusunda bütün birimlerin teyakkuzda olduğunu ifade eden Özhaseki, “Bizim yedi yıl kadar önce Bakanlığımızda başlattığımız bir Sıfır Atık projesi vardı. Önce kendi Bakanlığımıza bir yıl kadar denedik. Sonra da EmineErdoğan Hanımefendibu projeyi çok sevdi, üstlendi, hamiliğini yaptı ve dünyaya açtı. Şu anda Sıfır Atık sadece atıkların geri kazanımı, bir döngüsel ekonomi vesaire falan olmaktan öte bu ülkenin bir markası haline geldi. Bundan sonra iklime karşı duyarlı, çevreye karşı duyarlı her kim varsa bizim ortaya koymuş olduğumuz şu anda da danışma kurulu başkanlığını Emine Hanımefendinin yapmış olduğu Sıfır Atık konusuna mutlaka bir vurgu yapıyor. Bir dünya markası haline geldi. Bundan da mutluluk duyuyoruz.” şeklinde konuştu.
“SIFIR ATIK ÇALIŞMALARINI HIZLA SÜRDÜRECEĞİZ”
Türkiye'de yaklaşık 20 milyona yakın insana sıfır atık eğitimi verildiğini ifade eden Özhaseki, “172 bin kurum Sıfır Atığa geçti. Bu bizim için yetmez. Şu anda bizim atıklarımızın biz ancak yüzde 30’unu ekonomiye yeniden kazandırabilir vaziyetteyiz. Bu sene sonu itibariyle de 2023 itibariyle de yüzde 35’e çıkarmayı planlıyoruz. Ama bizim bunu hızla arttırıp adı üstünde Sıfır Atık dediğimiz gibi hiçbir şeyin boşa gitmediği tamamını değerlendirebildiğimiz, ekonomiye kazandırabildiğimiz bir yapıya kavuşturmamız lazım. Bu bizim performansımıza bağlı, çalışmamıza bağlı, milletimizin de buna verecekleri cevaba bağlı. İnşallah yerel seçimler geçtikten sonra yeni bir yol haritası çizip ki bizim burada olmazsa olmazımız, belediyelerimiz. Onlar vasıtasıyla biz evlerde ayrı ayrı atıkların alınımıyla başlayıp daha sonra da dönüştürebildiğimiz bir ortama doğru gideceğiz. Bu çalışmalarda inşallah hızla sürdüreceğiz.” dedi.
“432 MİLYON AĞAÇ KURTARILDI”
Sıfır Atık projesine yürekten inandığını belirten Bakan Özhaseki, “Hiç bir şey doğada fazladan beklememeli ve tükettiğimiz her şey mutlaka yeniden bize geri dönmeli diye bakıyoruz olaya. Belki ilk etapta pillerin ayrışması, kâğıtların, plastiklerin, camların hepsini ekonomiye dönüşü mümkündü ama organik atıkların olacağı konusu bir bizim için bir muammaydı, bir soru işaretiydi. O konuda da geliştirdiğimiz makinelerle, ısıl işlemden geçerek gübre haline dönüştürüyoruz. Bunun faydası o kadar çok ki, mesela ben Türkiye'de şu ana kadar yaptığımız çalışmalardan dolayı 432 milyon ağacın kurtarıldığını söyleyebilirim. Her bir alanda yani mazot, benzin gibi kullanımlar dâhil olmak üzere, enerji dâhil olmak üzere her bir alanda bunun bize bir faydası var. Haliyle bunu dünya markası haline getiren de Cumhurbaşkanımız ve Emine Hanımefendi oldu Danışma Kurulu başkanlığını yapıyor şu anda. 30 Mart tüm Dünya’da Sıfır Atık günü ilan edildi.” ifadelerini kullandı.
“HEDEFİMİZ 2053’TE NET SIFIR EMİSYON”
İklim değişikliğiyle ilgili çalışmalar yürüttüklerini belirten Bakan Özhaseki, “Millet bahçeleri projesiyle şu anda 80 milyon metrekareye yakın yeşil alan yapıyoruz. 100 milyon metrekareye çıkarmaya çalışıyoruz. Yutak alanlarını çoğaltmaya çalışıyoruz. Emisyonları düşürmeye çalışıyoruz. Bu konuda 2053 ile ilgili de zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Net Sıfır Emisyon’ orada beyanı var. Ayrıca bir taraftan da buna inanarak yapmakla birlikte doğayı kirletmemek adına yapmakla birlikte sanayicilerimizin de buna uyum göstermesi lazım. Doğru doğada bir ısınma var ve bu ısınma her zaman için büyük bir tehlikeyi barındırıyor. Yani bilim adamları şöyle söylüyorlar; son yüz elli yıl içerisinde dünya bir nokta bir derece ısındı. Akdeniz Havzası bir nokta dört derece ısındı diyorlar. Yani bizim ülkemizin bulunduğu grup daha fazla ısındı. Peki, bu iki dereceye çıkarsa ne olur? İşte o zaman iklimdeki bir takım sıkıntılardan dolayı gıda krizleri baş göstermeye başlar. Arkasından göçler başlar. Bu bir güvenlik sorunu haline gelir. Büyük bir bela haline gelir. Bunun arkasından gelebilecek sıkıntılar dünya karşılayabilecek durumda değil. Üç derece artacak olursa eğer işte o zaman da dünya yaşanmaz hale gelir. Bunun içindir ki durmadan çabalıyoruz, gayret ediyoruz. Ve ülkemizi de özellikle bu küresel ısınmanın tehditlerinden, tehlikelerinden korumak için gayret ediyoruz.” dedi.
Yorum Yazın