Hz. Ömer halife olduğunda önünde toplanan kalabalığa ben yanlış yaparsam, ne yaparsınız diye sorduğunda: Orda bulunan bir sahabe kılıcını kaldırıp şöyle demiş: "Seni kılıcımızla düzeltiriz…"
Hz. Ömer bu sahabenin sözünü duyunca: "Şükürler olsun Allah'ım, aramızda böyleleri de var." demiş.
Buradan yanlış bir şey anlaşılmasın. Devlet başkanına isyan filan edilmiyor. Ona yaptığı yanlışı hatırlatan, ona hakkı, hakikati gösteren birileri, hep olacak diyor bu olayda.
Halife demek o dönemin devlet başkanı. Adaletiyle nam salmış biri Hz. Ömer. Mübarek kendi özel işinde, kendi maaşıyla aldığı mumu yakar, devlet işini yaparken devletin yani halkın vergisiyle, alınan mumu yakarmış. Yahu biz Müslüman'sak, dinimiz İslam'sa israf haramdır. Ülke 70 sente muhtaç, devletin yöneticileri, itibardan kısmak olmaz, diyerek halkın parasını, halkın vergisini har vurup harman savuramaz. Bizim rehberimiz Peygamberimiz. Bizim rehberimiz Sahabe.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım basit bir yerel seçim için 50 vilayeti gezip, mitingler tertip edip uçak, helikopter kaldırmazdım. Zira bu seyahatlerin parası halkın vergileriyle yapılıyor. Sen cumhurbaşkanısın, belediye başkanı için oy istemek sana yakışmaz. Sen devletin tepesi, devletin başısın.
Ben cumhurbaşkanı olsam gideceğim il ya da ilçedeki yolları kapatıp, arkamdan kimseye beddua ettirmezdim.
Ben cumhurbaşkanı olsam basit bir yerel seçim için bakanları seçim meydanlarına yollamazdım. Her vilayetin milletvekili var gidip çalışsınlar. Başarısız olan cezasını çeker.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım herkesi kucaklardım. Tarafsız olurdum, x partisine de, y partisine de eşit olurdum. Herkesle görüşürdüm. Kimseyi ötekileştirmezdim. Çünkü ben cumhurun yani halkın başıyım.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım benim partimin adayı seçilmedi diye milyonlarca lira harcayıp seçimi yenilemezdim. Zira harcadığımız para halkın parası, burada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım muhalefet partisinden seçilen belediye başkanına topal ördek demezdim. Halkın oyuyla seçilmiş gelmiş ayıp. Herkes senin partine oy verecek diye bir şey yok. İsteyen istediği partiye oy verir. Zira demokrasi bunu gerektirir.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım çevremde yüzlerce korumayla, abartılı sayılarda eskortlarla gezmezdim. Cumhur demek halk demek. Halkın içinde halktan korkacak ne var.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım dindarsam, dindarlığımı öne sürmezdim. Dini siyasete alet etmezdim. Devlet adamının dinine değil adaletine bakılır. İşte G20 ülkeleri liderleri. İşte AB ülkeleri liderleri. İşte Japonya. Devlet adamının dini inancı bizi ilgilendirmez. O onunla Allah arasında. Devlet Müslümana da eşit, Hristiyan'a da eşit. Musevi'ye de eşit, Ateiste de eşit durmalıdır.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım benim partime oy verin size kamu bankalarından promosyon vereceğim asla demezdim. Banka promosyonu için Diyanet İşleri Başkanlığı kesinlikle haramdır diyor. Haram olan bir şeye asla helal demezdim. Allah faizi yiyenler bana ve resulüme savaş açmışladır diyor.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım faizi sürekli yükseltip piyasayı allak bullak etmezdim.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım Türk lirasının kaybolan itibarını geri almak için çalışırdım.
Ben cumhurbaşkanı olsaydım Türkiye'yi gri kategoriden çıkartmak için gayret sarf ederdim.
Yazacak çok şey var hangi birini yazalım AKP dönemi gazetecilik mesleği de öldü. Eskiden sorgulayıcı, araştırıcı bir gazetecilik vardı. Şimdi her şeyi alkışlayan, "Yahu bu yapıldıysa beyefendinin bir bildiği vardır. O her şeyi bizden iyi bilir." diyen tipler televizyonda, internette her yerde. Seçim gecesi hepsinin balonu söndü neden se…
İşte 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde AKP tarihi bir yenilgi aldı. Bakalım kimler şapkasını önüne koyup "Yahu biz nerde yanlış yaptık da bu halk ana muhalefet partisi CHP’yi tercih etti." CHP’nin hiç adı olmayan yerlerde seçimi kazanması tarihi bir zaferdir. Peki bu millet CHP’ye sevdiği için mi oy verdi. Hayır bunların çoğu tepki oyu. Bunların yansıması genel seçiminde de olacak AKP ders almaz ise, kendini düzeltmezse, ANAP gibi olup, tarihteki yerini alacak. Son dönem seçimlerde %20'lik bir kesimde hiç sandığa gitmiyor. Bunlar ülkeden umudunu kesmiş, genelde genç insanlar. %20 demek çok büyük bir rakam. Bizi yönetenler bunları görüp hiç utanmazlar mı?
Merak ediyorum hadi cumhurbaşkanını geçtik. Bakanlar, milletvekilleri marketlere gidip beyaz peynir kaç para? Zeytin, tereyağı, şeker, un, çay, çocuk bezi, temizlik ürünleri kaç para? Soruyorlar mı?
Yahu gezin, denetleyin, ceza kesin, bu insanlar meyve yiyemiyor, sebze yiyemiyor. Et yiyemiyor. Balık yiyemiyor. Kira fiyatları almış başını gitmiş. Akaryakıt, döviz, ilaç fiyatları almış başını gitmiş.
Amcaya soruyorum: "Amca, aldığın emekli maaşıyla tatile gidebiliyor musun?"
"Nerede evladım?" diyor. "Tatil kim, biz kim, aldığımız maaş beslenmemize, kiraya yetmiyor. Ek iş yapıyoruz. Gene sürekli yükselen fiyat etiketlerine yetişemiyoruz," diyor.
Yahu 10 bin lira, 12 bin lira, 15 bin lira emekli maaşı olur mu? Ya dul maaşları 10 bin bile değil. Bu insanlar yaşamasın mı?
El insaf, el merhamet. Türkiye'de 16 milyon emekli var. Eşlerini de sayarsak 32 milyon yapar ki bu kesim genelde hep Ak partiyi desteklerdi. Görüyoruz ki artık emekliler de Ak partiye oy vermiyor.
Rahmetli 8. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şöyle derdi: "Boş tencerenin yıkamadığı iktidar yoktur." Demirel'in yıllar önce söylediği cümle 2024 yılında tecelli etti.
Devlet tasarruf edecek. Boşa yanan lamba söndürülecek. Gereksiz makam arabaları, eskortlar, abartılı koruma orduları kaldırılacak. Kur korumalı mevduat işletim sistemi kaldırılacak, devlet garantili projelere son verilecek. Yahu devlet daha öncede köprü, tünel, demiryolu, karayolu, hastane yaptı. Hala kullanılıyor bunlar. Bunları devlet kendi imkanlarıyla yaptı. Kimseye 25 yıl para ödemedi.
Yahu bu israfa bu savurganlığa Karun hazinesi olsa dayanmaz. Biz zengin bir ülke değiliz. Kaynaklarımız sınırlı. Bizim savuracak paramız yok. Kendi yağımızla kavrulmalıyız. Tarımı, hayvancılığı desteklemeliyiz. Çok mecbur kalmadıkça ithalat yapmamalıyız. Öz kaynaklarımızla yetinmeliyiz. Siz hiç batıda böyle bir israf gördünüz mü? Üstelik adamlar Müslüman bile değil. 1 senti boşa harcamıyorlar. Hepsi zengin ülke.
Makaleme son verirken Gazze'deki soykırıma değinmek istiyorum. İsrail devleti katliam yapıyorsa diplomatik ilişkileri kesin. Büyükelçiyi geri çağırın. İsrail ile ticarete son verin. İsrail'i Cenevre savaş suçları mahkemesine şikâyet edin. Birleşmiş Milletlere şikayet edin. Avrupa Birliğine şikayet edin. Uluslararası arenada fırtına kopartın. Tamam İsrail batının şımarık çocuğudur. Ona bir şey olmaz ama bir çaba sarf edin kardeşim.
Yani hem kötü diyeceksin hem stratejik ortağımız, komşumuz, dostumuz diyeceksin bu olmaz. Türkiye'nin hayatında İsrail olsa ne olur, olmasa ne olur Allah aşkına…
Biliyorum sert bir yazı oldu ama iyi dost sürekli alkışlayan değil, seni yanlış yaptığımda uyaracak, doğru yolu gösterecek kişidir. Sizi alkışlayanlar sizi sevdiği için değil, sizden menfaat umduğu için alkışlıyorlar. Halkın yanında olun. Halkın içinde olun. Onların dertlerini önemseyin, çözüm üretin. Onlara asla kibirlenmeyin. Kibirlenen arkadaşlarınızla siyaset yolunuzu ayırın…
Yorum Yazın
Facebook Yorum